YUVALUNA | GİZEM ONAY

Şöyle gıcır gıcır bi eski zaman arabası hayal edin. Gövdesi lacivert, kaportaları parlak gümüş, ayna gibi parlıyor asıldığı halatlarla, gemiden limana inerken.

Fransa’nın güney kıyılarından, masmavi sahillerden yeni gıcır arabalarına binip Paris yoluna düşüyor çiftimiz. Yolda kocası Julia’ya Fransızca çalıştırıyor.

Sonra o eşsiz sahne, restoranda garsonun getirdiği sanırım güveçte, şahane pişmiş balığa bakmıyor Julia, kokluyor “tereyağı” diye sayıklıyor gözleri kapalı, kokuları içine çekerken.

Yemeğini yerken yaşadığı orgazmik keyfi izliyoruz sonra. Neredeyse ağlıyor tattığı güzellik karşısında. Reseptörlerinin maruz kaldığı tat yağmuruyla baş edemiyor, coşkun halini anlıyor kocası, “anlıyorum, biliyorum, anlıyorum” diye onu teskin ediyor.

Sonraki sahnelerde Paris’i gezerken, “şuna bak, oh Paul, çok güzel” diye çığlıklar atıyor Julia, tüm coşkusu, yaşama şevki, aşkıyla.

Julie & Julia Gizem’in en sevdiği filmlerden biri. Çünkü ancak öyle olurdu. Tat ve koku reseptörlerini sonuna kadar uyaran, sıradan dünyanın eşsiz güzelliğine vurulmanın, tereyağında pişmiş balığın tadına aşık olabilmenin filmi olurdu Gizem’in filmi.

Gizem, hayalleri, tutkusu, coşkusu, yaşama olan aşkı, devam etme gücü ile hem hepimize ilham oluyor hem de kendi ilhamlarımızla buluşmamız için çalışıyor.

İyi ki varsın Gizem, hoş geldin Yuvaluna. Yolun çok açık olsun.

Yuvaluna’ya, bu ülkede kadınlar için devrim niteliğinde işlere imza atan canım Gizem’e, bu şahane yayın platformunun içerik direktörlüğünü yapan sevgili Duygu’ya (İslamoğlu), tüm emek verenlere ve tabii ki sizlere, bu yazıyı okuyan sana, merhaba!

Bir parçası olduğum için çok mutluyum. Burada kadınlar ve erkekler için, hepimiz için muazzam farkındalıklara vesile olacak yazılar paylaşılacak, çok şey değişecek, bundan eminim.

Kısmetse bu köşede iki haftada bir birlikte olacağız.

Ana başlığı yalnızlığıma duyduğum aşka gönderme olsa da, “ilişkiler” hakkında laflayacağız, mailleriniz, mesajlarınız, yorumlarınızla siz de eşlik ederseniz tadından yenmez olur.

Duygusal haller, aşk, tutku, kıskançlık, rekabet, huzur, güven, yumuşama, teslimiyet, tatmin, tatminsizlik, arayış, bağlanış, bağlanma korkusu, kaçışlar, kalamayışlar, özgürlük düşkünleri, bağlanma korkakları, terk edemeyişler, bağımlılar, birliktelik, ayrılık, hayal kırıklığı, kendine yetmeler, yardım isteyememekler, her şeyi başkasından beklemekler, fedakarlık, nankörlük, vefa, sevda, saygı, sex, flört, şiir, romans...

Birlikte ya da yalnız hayata duyulan aşkı çoğaltmak ve yaşamın tadını çıkarmayı ilişkiler üzerinden konuşacağız.

Üç yaşımda başlayan platonik aşk hayatım, on altı yaşımda start alan sevgililik, yirmi yaşımda deli cesaretiyle evet dediğim evlilik müessesesi, yirmi dört yaşımda uzanıp kendi alnımdan öperek kucakladığım boşanmış kadınlık mertebesi, sonra çokça erkek, bir kadın harcayarak tırmandığım yalnızlık zirvesi.

Geride bıraktığım bunca ilişkiyle geldiğim yerde, bir dağda köpeğimle yalnız yaşıyorum.

Ziyaretime gelen sevdiklerim, etrafta sevdiğim dostlarım, bir yerlerde çok sevdiğim, flörtleştiğim ara sıra seviştiğim bazı sevdiceklerim, sevdiğim bir işim, tadına doyulmaz orgazmik tatlarla doyduğum mutlu bir hayatım var. İnsanlarla iletişim kurmak konusunda pek sıkıntı çekmesem de bu kısa biyografiden anlaşılacağı üzere gönül ilişkilerinde çuvallamada kariyer yapmış bir kadın olduğumu anlıyorsunuz.

Bu köşede bazen komik, çokça trajikomik ilişki hallerime dair hikayeleri sizlerle paylaşmaya niyet ettim. 

Epey hikayem var ve evlilikte ya da bir ilişkide kalmamayı tercih etmiş bir kadın olarak, paylaşacak biraz lafım da.

Çok fazla eğitimden geçtim. Bağlanma teorileri, tantralar, kadın erkek halleri, eril-dişil enerjiler.

Şefkat, mindfulness, meditasyon, travma çözümleme teknikleri.

Çok fazla derken abartmıyorum. Abartma severim o ayrı konu ama kendimi, insanı anlama yolunda yaptığım çalışmaları ucuca koysak Tahtalı Dağı’nın zirvesine ulaşır. 

Her çalışmadan sonra tekrar anlaşılıyor ki benim bir ilişkide kalasım yok.

Çok sevgili öğretmenlerimden biri demişti bir seferinde “kimileri bir ilişkinin içinde derinleşir, öğrenir, büyür, dönüşür. Kimileri de çok ilişkinin. Bir partnerden bir şey öğrenerek dönüşür. Ondan bir şey alır, diğerinden başka bir şey.”

Bazen evini yapmak için bir yerden alırsın tüm malzemeni, bazen de herkes bir tuğla ekler, evin ancak o zaman şekillenir.

Biri diğerinden daha iyi ya da daha kötü değil. Ama hep kıyaslanır. Kimi “ilişki özgürlüğümü kısıtlıyor, kimse kimsenin malı olmamalı”da takılır, kimi “ama çok seviyorum, o da beni seviyor”la bir ömür geçirir. Bu iki uç arasında her neredeyseniz, tatmin, mutlu ve huzurlu hissediyorsanız şanslı azınlıktasınız.

Çoğunluk, içinde derin boşluklarla bu uçlarda patinajlar çekmekte. Ve çoğunluk, çok yorulmuş.

Bu yüzden ilişkiler konuşalım istiyorum.

İlişkilere tutunmak zorunda olmadığımızı, aynı zamanda zorlandığımızda sevgiyi, nezaketi kolayca harcamamayı konuşalım.

Sevginin ille de bir ilişkide olmak anlamına gelmeyişini. İlişkinin ille de bir kontrat olmayışını. 

Boşanmanın, ayrılmanın, yalnız olmanın başarısızlık olmayışını. Her şeye rağmen birlikte olmanın bir başarı olmayışı gibi.

Beklentisizliğe çabalarken beklentilerimizle yargılanmamayı, bir sıcak kucak için aşırı fedakarlıklar yapmamayı, duygularımızdan utanmamayı, travmatik yaralarda aşkın gücünü küçümsememeyi de konuşalım.

Peki benim gibi ilişkide kalmayan biri, neden ilişkiler hakkında yazacak da siz de okuyacaksınız?

Ben neden ilişkiler hakkında yazıyorum?

Çünkü beş yıldır yaptığım seanslara gelen sorunların %80’i ilişkilerle/ ilişkisizlikle ilgili.

“İlişki Dinamik(t)leri” ismiyle verdiğim eğitimler ve yaptığım bazı başka çalışmalar öyle çok çiftin işine yaradı ki, bir ilişkide büyümeye niyetli kimseler ya da ayrılmak isteyenler bu bilgilerden çokça faydalandı.

Evet, kopamadığınız, berbat giden ama bitiremediğiniz bir ilişkiyi bitirmek üzere de işinize yarayacak bilgiler bunlar.

Yani ilişki kurtarmacılık oynamayacağız bu köşede.

Hatta gerekliyse itinayla her şey darmaduman edilir. 

Kendimize ve partnerlerimize saygıyla, kendi gerçeğimizi aramanın yollarında dolaşacağız.

Sana düzgün davranmayan bir partner ne işe yarar ki?

Seni sürekli bekleten biri ne işe yarar?

Kimse hayal kırıklığı yaşamak istemez.

Acaba sizin ilişkilenme hallerinizde neler oluyor?

Nasılsınız? Yalnız, evli, bekar, çok eşli, tek eşli, platonik?

Olduğunuz halde iyi misiniz?

Tatmin hissediyor musunuz?

Bir arayışınız var mı?

Huzurda mısınız?

Binbir türlü hayat gailesi içinde, koşturma, telaş içinde bi durup “yoruldum, sarılalım mı?” diyebileceğiniz bir yoldaşınız var mı? 

FULYA NANBA

FULYA NANBA

Fulya İstanbul'da doğdu, büyüdü sonra biraz daha büyümek için başka diyarları gezdi, başka başka topraklarda yaşadı, yaşıyor.

YORUMLAR (1)

 
#
Tamam